Donald Trump - TNT Haber https://www.tnthaber.net En Son Haber, Güncel Haber Tue, 25 Nov 2025 13:47:53 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.9 https://www.tnthaber.net/wp-content/uploads/2025/02/cropped-favicon-32x32.jpg Donald Trump - TNT Haber https://www.tnthaber.net 32 32 Maduro Yönetimi Ateş Püskürdü ABD’nin Tanımlaması Gerçek Dışı ve Tehlikeli https://www.tnthaber.net/dunya/maduro-yonetimi-ates-puskurdu-abdnin-tanimlamasi-gercek-disi-ve-tehlikeli/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=maduro-yonetimi-ates-puskurdu-abdnin-tanimlamasi-gercek-disi-ve-tehlikeli https://www.tnthaber.net/dunya/maduro-yonetimi-ates-puskurdu-abdnin-tanimlamasi-gercek-disi-ve-tehlikeli/#respond Tue, 25 Nov 2025 13:47:52 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=9096 Latin Amerika ekseninde sular yeniden ısınıyor. ABD yönetiminin Venezuela ile ilgili attığı adımlar, bölgede diplomatik ve güvenlik dengelerini aynı anda sarsıyor. Özellikle Donald Trump cephesinden gelen son hamle, krizi yeni bir boyuta taşıdı: Washington’un uzun süredir yaptırımlar ve baskı politikalarıyla sıkıştırdığı Nicolás Maduro ile doğrudan görüşme planı gündeme bomba gibi düştü. Ancak bu planın ardındaki […]

The post Maduro Yönetimi Ateş Püskürdü ABD’nin Tanımlaması Gerçek Dışı ve Tehlikeli first appeared on TNT Haber.

]]>
Latin Amerika ekseninde sular yeniden ısınıyor. ABD yönetiminin Venezuela ile ilgili attığı adımlar, bölgede diplomatik ve güvenlik dengelerini aynı anda sarsıyor. Özellikle Donald Trump cephesinden gelen son hamle, krizi yeni bir boyuta taşıdı: Washington’un uzun süredir yaptırımlar ve baskı politikalarıyla sıkıştırdığı Nicolás Maduro ile doğrudan görüşme planı gündeme bomba gibi düştü.

Ancak bu planın ardındaki en kritik detay, ABD’nin kısa süre önce Maduro rejimini ve rejime bağlı bazı yapılanmaları “yabancı terör örgütü” kategorisine alması oldu. Özellikle Venezuela güvenlik yapıları içinde yer aldığı iddia edilen “Cartel de los Soles” (Güneşler Karteli) adıyla anılan oluşumun terör listesine eklenmesi, tansiyonu dramatik biçimde yükseltti.

Terör Listesi ile Diplomasi Arasında Çifte Yüzlü Politika

ABD’nin söz konusu tanımlaması, sadece diplomatik bir mesajdan ibaret değil. Terör örgütü etiketi, Washington’a hem daha sert yaptırımlar uygulama fırsatı sunuyor hem de askeri-siyasi müdahale seçeneklerini genişletiyor. ABD iç hukukunda terör örgütü ilan edilen bir yapılanmaya karşı ekonomik, siyasi ve operasyonel adımların önü açılıyor.

Bu nedenle, bir yandan terör tanımlaması yapılırken diğer yandan Maduro ile “doğrudan görüşme” niyeti, uzmanlar tarafından ciddi bir çelişki olarak değerlendiriliyor. Diplomasi dilinde kapı aralansa bile güvenlik literatüründe kapı hızla kapanıyor.

Caracas: “Bu Tanım Gerçek Dışı, Siyasi Manipülasyon”

Venezuela cephesi ise ABD’nin bu adımını sert bir dille reddediyor. Caracas yönetimi, terör tanımının “tamamen gerçek dışı ve siyasi motivasyonlu” olduğunu savunuyor. Maduro yönetimine göre Washington, bu tür tanımlamalarla ülkeye karşı yeni bir müdahale gerekçesi oluşturmaya çalışıyor.

Venezuelalı yetkililer, söz konusu listelemenin ülkenin iç işlerine açık bir müdahale olduğunu, ekonomik ablukanın yeni bir faza taşındığını ve bu adımların ülke istikrarını hedef aldığını belirtiyor. Ayrıca bu yaklaşımın, bölgedeki diğer Latin Amerika ülkelerine de baskı mesajı içerdiğine dikkat çekiliyor.

Uzmanlar Uyarıyor: “Müdahale İçin Zemin Hazırlanıyor Olabilir”

Siyasi analistler, bu gelişmelerin yalnızca bir diplomatik hamle olmadığını, çok daha derin bir jeopolitik satranç oyununun parçası olabileceğini dile getiriyor.

Birçok uzman, ABD’nin Maduro yönetimini terör örgütleriyle ilişkilendirmesinin, ileride uygulanabilecek askeri ve operasyonel müdahaleler için hukuki ve siyasi zemin oluşturabileceğini belirtiyor.

Washington’un bölgedeki enerji kaynakları, göç akışı ve Çin–Rusya etkisini sınırlama hedefleriyle Venezuela’ya özel bir önem verdiği biliniyor. Bu nedenle atılan her adım, sadece iki ülke arasındaki gerilimi değil, tüm bölgeyi ilgilendiren bir dış politika bileşenine dönüşüyor.

Diplomatik Riskler Artıyor: Çatışma Olasılığı Yükseliyor

Trump yönetiminin Maduro ile görüşme isteği, yüzeyde bir yumuşama girişimi gibi dursa da aslında arka planda çok daha sert bir strateji barındırıyor olabilir. Zira terör tanımı, görüşme masasına oturulsa bile Washington’un elini güçlendiren, Caracas’ın ise hareket alanını daraltan bir unsur.

Bu çelişkili yaklaşım, bölgede:

  • Ekonomik ambargoların derinleşmesi,
  • Diplomatik kopuşların hızlanması,
  • Askerî gerilimin tırmanması,
  • Dış aktörlerin (özellikle Rusya ve Çin) daha fazla devreye girmesi gibi riskleri beraberinde getiriyor.

ABD Venezuela Hattında Belirsizlik Tavan Yapmış Durumda

Bölgedeki son gelişmeler, yalnızca iki ülkenin ilişkilerini değil, Latin Amerika’nın gelecekteki güç dengelerini de doğrudan etkileyecek bir dönemece işaret ediyor. ABD’nin hem diyalog çağrısı yapıp hem de terör tanımıyla baskıyı artırması, krizi daha öngörülemez hâle getiriyor.

Önümüzdeki süreçte atılacak adımlar, ya diplomatik bir çözümün önünü açacak ya da bölgeyi yıllardır görülmemiş bir kırılmaya sürükleyecek gibi görünüyor.

The post Maduro Yönetimi Ateş Püskürdü ABD’nin Tanımlaması Gerçek Dışı ve Tehlikeli first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/dunya/maduro-yonetimi-ates-puskurdu-abdnin-tanimlamasi-gercek-disi-ve-tehlikeli/feed/ 0
Fed Başkanlığı Yarışı Kızıştı: Aday Listesi Beşe Düştü https://www.tnthaber.net/dunya/fed-baskanligi-yarisi-kizisti-aday-listesi-bese-dustu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=fed-baskanligi-yarisi-kizisti-aday-listesi-bese-dustu https://www.tnthaber.net/dunya/fed-baskanligi-yarisi-kizisti-aday-listesi-bese-dustu/#respond Fri, 10 Oct 2025 20:28:54 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=8918 Amerika Birleşik Devletleri’nde Merkez Bankası Fed başkanlığı için yürütülen süreçte liste daralıyor. Hazine Bakanı Scott Bessent’in öncülüğünde yürütülen değerlendirme sonucunda, başlangıçta 11 kişiden oluşan aday listesi beş isme indirildi. Bu kritik sürecin sonunda nihai kararı ABD Başkanı Donald Trump verecek. Trump’ın yeni Fed başkanını belirlemesiyle birlikte, ülkenin para politikası yönü ve küresel finans dengeleri açısından […]

The post Fed Başkanlığı Yarışı Kızıştı: Aday Listesi Beşe Düştü first appeared on TNT Haber.

]]>
Amerika Birleşik Devletleri’nde Merkez Bankası Fed başkanlığı için yürütülen süreçte liste daralıyor. Hazine Bakanı Scott Bessent’in öncülüğünde yürütülen değerlendirme sonucunda, başlangıçta 11 kişiden oluşan aday listesi beş isme indirildi. Bu kritik sürecin sonunda nihai kararı ABD Başkanı Donald Trump verecek. Trump’ın yeni Fed başkanını belirlemesiyle birlikte, ülkenin para politikası yönü ve küresel finans dengeleri açısından yeni bir döneme girileceği değerlendiriliyor.

Kalan beş aday arasında öne çıkan isimler şöyle: Fed Denetim Başkan Yardımcısı Michelle Bowman, mevcut Fed Guvernörü Christopher Waller, Ulusal Ekonomi Danışma Konseyi Direktörü Kevin Hassett, eski Fed Guvernörü Kevin Warsh ve BlackRock Sabit Getirili Yatırımlar Direktörü Rick Rieder. Bu isimlerin her biri, ekonomi dünyasında güçlü profilleriyle dikkat çekiyor.

Scott Bessent’in bu beş adayla ikinci tur görüşmeleri yapacağı, ardından nihai listeyi Başkan Trump’a sunacağı bildirildi. Sürecin birkaç hafta içinde tamamlanması bekleniyor. Yeni Fed başkanının belirlenmesi, yalnızca Amerika ekonomisi için değil, küresel finans piyasaları için de büyük önem taşıyor. Çünkü Fed’in faiz kararları, doların yönünü ve dünya ekonomisinin genel seyrini doğrudan etkiliyor.

Adayların ekonomi politikalarına dair yaklaşımları incelendiğinde, bazı isimlerin daha sert, bazılarının ise daha ılımlı bir para politikası taraftarı olduğu görülüyor. Örneğin Christopher Waller ve Kevin Warsh, “şahin” olarak tanımlanan sıkı para politikalarına yakın duruyor. Faiz oranlarının enflasyonu düşürmek için gerektiğinde artırılması gerektiğini savunan bu isimler, finans çevrelerinde daha geleneksel politikalarıyla biliniyor. Buna karşın, Rick Rieder gibi isimler ise piyasa dinamiklerini ve büyüme faktörlerini ön planda tutan daha esnek bir yaklaşımı benimsiyor.

Michelle Bowman ise bankacılık sektöründeki denetim tecrübesiyle öne çıkıyor. Bowman’ın özellikle küçük ve orta ölçekli finans kuruluşlarının ekonomideki rolüne verdiği önem, onu diğer adaylardan farklılaştırıyor. Kevin Hassett ise Beyaz Saray’daki ekonomi danışmanlığı döneminden edindiği deneyimle güçlü bir makroekonomik vizyon sunuyor.

Trump yönetiminin, Fed’in bağımsızlığına ilişkin tartışmaların sürdüğü bir dönemde bu kararı alacak olması da dikkat çekici. Yeni başkan, yalnızca faiz politikalarını değil, aynı zamanda Fed’in iletişim stratejisini ve piyasa güvenini de belirleyecek. Bu nedenle, atanacak ismin karakteri ve geçmişteki politik tercihleri piyasalar için büyük önem taşıyor.

Uzmanlara göre, Trump’ın seçimi büyük olasılıkla ekonomik büyümeyi destekleyecek, istihdamı koruyacak ve aynı zamanda enflasyonu kontrol altında tutacak bir dengeyi hedefleyecek. Ancak, Fed başkanının kim olacağına dair kesin bir öngörüde bulunmak şu aşamada zor görünüyor.

Yeni başkanın atanmasıyla birlikte, 2026 yılına kadar ABD’nin para politikası yol haritası yeniden şekillenecek. Faiz oranlarının seyri, tahvil piyasaları, dolar endeksi ve gelişmekte olan ülke ekonomileri bu karardan doğrudan etkilenecek. Dolayısıyla Fed başkanlığı yarışı, yalnızca Washington’da değil, dünya genelinde yakından izlenmeye devam edecek.

Fed başklığı için süren yarış artık son viraja girmiş durumda. Beş güçlü aday arasından seçilecek yeni isim, yalnızca ABD’nin değil, küresel ekonominin de geleceğini belirleyecek stratejik bir figür olacak.

The post Fed Başkanlığı Yarışı Kızıştı: Aday Listesi Beşe Düştü first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/dunya/fed-baskanligi-yarisi-kizisti-aday-listesi-bese-dustu/feed/ 0
Trump’tan Apple ve Samsung’a Gözdağı: “ABD’de Üretilmeyen Telefonlara %25 Vergi Uygulanacak” https://www.tnthaber.net/dunya/trumptan-apple-ve-samsunga-gozdagi-abdde-uretilmeyen-telefonlara-%25-vergi-uygulanacak/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=trumptan-apple-ve-samsunga-gozdagi-abdde-uretilmeyen-telefonlara-%2525-vergi-uygulanacak https://www.tnthaber.net/dunya/trumptan-apple-ve-samsunga-gozdagi-abdde-uretilmeyen-telefonlara-%25-vergi-uygulanacak/#respond Sat, 24 May 2025 09:14:57 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=8155 ABD Başkanı Donald Trump, 2024 seçimlerinde yeniden aday olduğu süreçte ticaret politikalarını yeniden gündeme taşıdı. 23 Mayıs 2025 tarihinde Truth Social platformundan yaptığı açıklamada Trump, Apple ve Samsung gibi teknoloji devlerinin akıllı telefon üretimlerini Amerika Birleşik Devletleri sınırları içerisinde yapmamaları halinde, bu ürünlere %25 oranında ithalat vergisi uygulanacağını açıkladı. Bu çıkışı, özellikle Apple gibi ürünlerini […]

The post Trump’tan Apple ve Samsung’a Gözdağı: “ABD’de Üretilmeyen Telefonlara %25 Vergi Uygulanacak” first appeared on TNT Haber.

]]>
ABD Başkanı Donald Trump, 2024 seçimlerinde yeniden aday olduğu süreçte ticaret politikalarını yeniden gündeme taşıdı. 23 Mayıs 2025 tarihinde Truth Social platformundan yaptığı açıklamada Trump, Apple ve Samsung gibi teknoloji devlerinin akıllı telefon üretimlerini Amerika Birleşik Devletleri sınırları içerisinde yapmamaları halinde, bu ürünlere %25 oranında ithalat vergisi uygulanacağını açıkladı. Bu çıkışı, özellikle Apple gibi ürünlerini büyük ölçüde Çin ve Hindistan’da üreten şirketler üzerinde büyük bir baskı yarattı.

“Amerikan Üretimi Şart”

Trump, paylaşımında Apple CEO’su Tim Cook’a doğrudan seslenerek, ABD’de satılan tüm iPhone’ların üretiminin yerli olması gerektiğini söyledi. Aksi takdirde bu ürünlerin ithalatında %25 vergi uygulanacağını belirtti. “Amerikan halkı Amerikan ürünlerini hak ediyor. Apple gibi bir şirket, tüm üretimini ABD’ye geri getirmeli” ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar sonrası Apple’ın piyasa değerinde 70 milyar dolarlık bir düşüş yaşandığı bildirildi. Yatırımcılar, Trump’ın bu tehditlerinin 2025 seçimleri sonrası uygulanma ihtimalini ciddiye alıyor. Uzmanlar, bu tip vergi uygulamalarının teknoloji sektöründe büyük dalgalanmalara yol açabileceğini belirtiyor.

Sadece Apple Değil

Trump’ın tehditleri yalnızca Apple ile sınırlı kalmadı. Güney Koreli teknoloji devi Samsung da bu vergilendirmeden nasibini alabilir. Trump, ABD dışında üretim yapan tüm akıllı telefon markalarının aynı muameleyle karşı karşıya kalacağını belirtti. Bu açıklama, sadece Apple değil, küresel teknoloji sektöründe faaliyet gösteren diğer firmaları da tedirgin etti.

“Amerikan topraklarında üretim yapan şirketler vergi muafiyetinden yararlanacak. Ama Çin, Hindistan, Vietnam gibi ülkelerde üretim yapanlar %25 tarifeyle karşı karşıya kalacak” dedi. Trump’ın bu sözleri, ABD’nin üretim merkezli bir ekonomi modeline geçişine işaret ediyor.

ABD’de Üretim Mümkün mü?

Apple, son yıllarda üretiminin bir kısmını Çin’den Hindistan’a kaydırmış olsa da, şirketin büyük bölümü hâlâ denizaşırı fabrikalarda üretim yapıyor. ABD’de üretim yapmak ise oldukça maliyetli bir süreç. Teknoloji analistleri, ABD’de üretilecek bir iPhone’un satış fiyatının 3.000 doları aşabileceğini tahmin ediyor.

Wedbush Securities analistlerinden Dan Ives, “Apple, üretimini ABD’ye taşısa maliyetler 4-5 kat artar. Bu da tüketici fiyatlarını büyük ölçüde etkiler. Bu tarz bir politika tüketiciyi zor durumda bırakabilir” yorumunu yaptı.

Apple, hâlihazırda yılda yaklaşık 60 milyon iPhone’u yalnızca ABD pazarında satıyor. Bu da ABD’nin, şirketin en önemli pazarlarından biri olduğunu ortaya koyuyor. Böyle bir gümrük tarifesi uygulaması, yalnızca Apple’ın tedarik zincirini değil, aynı zamanda ABD ekonomisindeki tüketici harcamalarını da doğrudan etkileyebilir.

Politik Bir Hamle mi?

Uzmanlara göre Trump’ın bu çıkışı, 2024 seçimleri öncesinde verdiği “Amerikan üretimi” sözünün bir devamı niteliğinde. Trump, 2016’daki kampanyasında da benzer söylemler kullanmış ve bazı şirketleri üretimlerini ABD’ye çekmeye zorlamıştı. Ancak o dönem uygulamaya konulan tarifeler uzun vadeli bir sonuç yaratmamış, birçok şirket üretimlerini sadece kısmen taşımıştı.

2025 yılı itibariyle küresel ticaret daha da karmaşık hale gelirken, Trump’ın tarifeleri tekrar gündeme getirmesi piyasada belirsizlik yaratıyor. ABD’li tüketicilerin bu vergilerin yansımalarıyla karşı karşıya kalıp kalmayacağı merak konusu.

Küresel Tedarik Zincirinde Sarsıntı

Apple gibi şirketlerin karmaşık ve geniş bir tedarik ağı bulunuyor. Üretimin yalnızca bir bölümünü bile ABD’ye taşımanın zaman, altyapı ve büyük yatırımlar gerektireceği belirtiliyor. Ayrıca bu durum, ABD’de yeterli kalifiye işgücü ve fabrika altyapısının olmaması nedeniyle kısa vadede mümkün görünmüyor.

Ticaret analistleri, bu tür politikaların şirketleri belirsizliğe sürüklediğini ve karar alma süreçlerini zorlaştırdığını vurguluyor. Trump’ın bu açıklamaları, sadece ABD’yi değil, aynı zamanda dünya çapında üretim ve dağıtım süreçlerine sahip olan birçok teknoloji firmasını etkileme potansiyeline sahip.

The post Trump’tan Apple ve Samsung’a Gözdağı: “ABD’de Üretilmeyen Telefonlara %25 Vergi Uygulanacak” first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/dunya/trumptan-apple-ve-samsunga-gozdagi-abdde-uretilmeyen-telefonlara-%25-vergi-uygulanacak/feed/ 0
Trump Yönetimi, Güney Sudan’a Yasa Dışı Sınır Dışı İşlemleri Nedeniyle Yargı Engelinde https://www.tnthaber.net/dunya/trump-yonetimi-guney-sudana-yasa-disi-sinir-disi-islemleri-nedeniyle-yargi-engelinde/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=trump-yonetimi-guney-sudana-yasa-disi-sinir-disi-islemleri-nedeniyle-yargi-engelinde https://www.tnthaber.net/dunya/trump-yonetimi-guney-sudana-yasa-disi-sinir-disi-islemleri-nedeniyle-yargi-engelinde/#respond Wed, 21 May 2025 17:35:09 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=8139 ABD’de göç politikaları tekrar yargının gündeminde. ABD Başkanı Donald Trump’ın sert göçmen karşıtı uygulamaları, bu kez Güney Sudan’a yönelik sınır dışı kararları nedeniyle yargı duvarına çarptı. Massachusetts’te görev yapan Federal Yargıç Brian E. Murphy, Trump yönetiminin bazı göçmenleri Güney Sudan’a sınır dışı etme çabasının daha önceki bir mahkeme kararını ihlal ettiğini belirtti. Söz konusu sınır […]

The post Trump Yönetimi, Güney Sudan’a Yasa Dışı Sınır Dışı İşlemleri Nedeniyle Yargı Engelinde first appeared on TNT Haber.

]]>
ABD’de göç politikaları tekrar yargının gündeminde. ABD Başkanı Donald Trump’ın sert göçmen karşıtı uygulamaları, bu kez Güney Sudan’a yönelik sınır dışı kararları nedeniyle yargı duvarına çarptı. Massachusetts’te görev yapan Federal Yargıç Brian E. Murphy, Trump yönetiminin bazı göçmenleri Güney Sudan’a sınır dışı etme çabasının daha önceki bir mahkeme kararını ihlal ettiğini belirtti.

Söz konusu sınır dışı edilen sekiz kişi arasında farklı ülkelerden gelen göçmenler bulunuyor. Bu kişilerin önemli bir kısmının Güney Sudan vatandaşı olmadığı, buna rağmen ülkeye gönderilmeye çalışıldıkları bildirildi. Güney Sudan’da süregelen güvenlik sorunları da göz önüne alındığında, bu kararlar hem hukuki hem de insani açıdan tartışma yarattı.

Mahkeme, bu kişilerin başka bir ülkeye gönderilmeden önce yasal sürecin tamamlanması gerektiğini vurguluyor. Ancak İç Güvenlik Bakanlığı, bazı göçmenlerin kendi ülkeleri tarafından kabul edilmediğini öne sürerek, onları alternatif olarak Güney Sudan’a yolladı. Bu durum, federal yargıcın daha önce koyduğu sınır dışı yasağına aykırı bulundu.

Yargıç Murphy, yapılan işlemlerin açık bir şekilde yasalara karşı geldiğini belirtti. Karar, sınır dışı edilen kişilerin aileleri ve hak savunucuları tarafından memnuniyetle karşılandı. Bazı aileler, hükümetin keyfi ve hızlandırılmış uygulamalarına karşı dava açmaya hazırlanıyor.

Öte yandan, ABD yönetimi Güney Sudan’ın kendi vatandaşlarını geri kabul etmemesi üzerine bu ülkeye yaptırımlar uygulamaya başladı. Güney Sudan pasaportu taşıyan bireylerin vizeleri iptal edildi ve yeni başvurular askıya alındı. ABD Dışişleri yetkilileri, bu uygulamayı “geri kabul yükümlülüklerini yerine getirmeyen ülkelere karşı” bir baskı aracı olarak savunuyor.

Güney Sudan ise, geri gönderilen bazı kişilerin vatandaşları olmadığını ve kabul edilmemelerinin bu nedenle gerçekleştiğini iddia etti. Ancak ABD tarafı, bu kişilerin daha önce Güney Sudan diplomatik temsilcilikleri tarafından tanındığını söylüyor.

Gelişmeler, Trump yönetiminin göçmen politikalarının sadece iç hukuk değil, uluslararası ilişkiler açısından da ciddi sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha gösterdi. Yargı kararları, hükümetin sınır dışı işlemlerinde daha şeffaf ve hukuka uygun hareket etmesini zorunlu kılıyor.

The post Trump Yönetimi, Güney Sudan’a Yasa Dışı Sınır Dışı İşlemleri Nedeniyle Yargı Engelinde first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/dunya/trump-yonetimi-guney-sudana-yasa-disi-sinir-disi-islemleri-nedeniyle-yargi-engelinde/feed/ 0
Trump ve Putin Arasında Ukrayna Krizi Üzerine Gerçekleşen Telefon Görüşmesi: Kremlin Ateşkesi Reddetti https://www.tnthaber.net/gundem/trump-ve-putin-arasinda-ukrayna-krizi-uzerine-gerceklesen-telefon-gorusmesi-kremlin-ateskesi-reddetti/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=trump-ve-putin-arasinda-ukrayna-krizi-uzerine-gerceklesen-telefon-gorusmesi-kremlin-ateskesi-reddetti https://www.tnthaber.net/gundem/trump-ve-putin-arasinda-ukrayna-krizi-uzerine-gerceklesen-telefon-gorusmesi-kremlin-ateskesi-reddetti/#respond Tue, 20 May 2025 10:43:57 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=8131 19 Mayıs 2025 tarihinde, ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yaklaşık iki saat süren nadir bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Görüşmenin ana gündem maddesi, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi ve 30 günlük koşulsuz bir ateşkes sağlanmasıydı. Ancak Kremlin, bu öneriyi reddetti ve Rusya’nın savaşla ilgili taleplerinde herhangi bir değişiklik olmadığını belirtti. Trump, […]

The post Trump ve Putin Arasında Ukrayna Krizi Üzerine Gerçekleşen Telefon Görüşmesi: Kremlin Ateşkesi Reddetti first appeared on TNT Haber.

]]>
19 Mayıs 2025 tarihinde, ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yaklaşık iki saat süren nadir bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Görüşmenin ana gündem maddesi, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi ve 30 günlük koşulsuz bir ateşkes sağlanmasıydı. Ancak Kremlin, bu öneriyi reddetti ve Rusya’nın savaşla ilgili taleplerinde herhangi bir değişiklik olmadığını belirtti.

Trump, görüşmeyi “mükemmel” olarak nitelendirerek, Rusya ve Ukrayna’nın derhal ateşkes ve savaşın sona erdirilmesi için müzakerelere başlayacağını ifade etti. Ayrıca, gelecekteki barış görüşmeleri için Vatikan’ı potansiyel bir mekan olarak önerdi. Ancak, Putin’in ateşkesi reddetmesi ve Rusya’nın taleplerinde ısrarcı olması, somut bir ilerlemenin olmadığını gösteriyor.

Putin, görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, Ukrayna ile barış görüşmeleri için bir mutabakat zaptı hazırlamaya istekli olduğunu belirtti. Ancak, Rusya’nın savaşla ilgili taleplerinin değişmediğini vurguladı. Bu talepler arasında Ukrayna’nın askerden arındırılması, Batı’nın desteğinin kesilmesi ve Ukrayna’nın egemenliğinin kısıtlanması yer alıyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ülkesinin müzakerelere hazır olduğunu ancak herhangi bir toprak tavizini kabul etmeyeceğini belirtti. Ayrıca, savaşın devam etmesi halinde Rusya’ya yönelik yaptırımların artırılması çağrısında bulundu.

Avrupa liderleri, Trump’ın Ukrayna’nın aleyhine tavizler verebileceği endişesiyle temkinli yaklaşıyor. Almanya Başbakanı Friedrich Merz liderliğindeki Avrupa ülkeleri, Rusya’ya yönelik yaptırımları güçlendirme kararı aldı. Zelenskiy, Avrupa’nın bu taahhüdünü memnuniyetle karşılarken, ABD’den daha güçlü adımlar atmasını bekliyor.(The Guardian)

Trump, görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, ABD’nin müzakerelerde daha fazla yer almayabileceğini belirtti. Bu açıklama, ABD’nin Ukrayna’ya olan desteğinin azalabileceği endişelerini artırdı.

Trump ve Putin arasındaki görüşme, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi konusunda somut bir ilerleme sağlamadı. Putin’in ateşkesi reddetmesi ve Rusya’nın taleplerinde ısrarcı olması, barış görüşmelerinin önündeki en büyük engel olarak görülüyor. Avrupa liderleri, Ukrayna’ya olan desteklerini sürdürürken, ABD’nin tutumu belirsizliğini koruyor.

The post Trump ve Putin Arasında Ukrayna Krizi Üzerine Gerçekleşen Telefon Görüşmesi: Kremlin Ateşkesi Reddetti first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/gundem/trump-ve-putin-arasinda-ukrayna-krizi-uzerine-gerceklesen-telefon-gorusmesi-kremlin-ateskesi-reddetti/feed/ 0
Donald Trump’tan Ortadoğu’da Ekonomi ve Güç Gösterisi https://www.tnthaber.net/gundem/donald-trumptan-ortadoguda-ekonomi-ve-guc-gosterisi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=donald-trumptan-ortadoguda-ekonomi-ve-guc-gosterisi https://www.tnthaber.net/gundem/donald-trumptan-ortadoguda-ekonomi-ve-guc-gosterisi/#respond Sun, 18 May 2025 08:46:28 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=8110 ABD Başkanı Donald Trump, 13-16 Mayıs 2025 tarihleri arasında Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan bir Orta Doğu turu gerçekleştirdi. Ziyaret boyunca ABD Başkanı Donald Trump’a devlet liderleri tarafından üst düzeyde protokol uygulandı; milyarlarca dolarlık anlaşmalar imzalandı. Ancak gezi boyunca yapılan bazı temaslar ve verilen hediyeler, hem ABD kamuoyunda hem de uluslararası çevrelerde […]

The post Donald Trump’tan Ortadoğu’da Ekonomi ve Güç Gösterisi first appeared on TNT Haber.

]]>
ABD Başkanı Donald Trump, 13-16 Mayıs 2025 tarihleri arasında Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan bir Orta Doğu turu gerçekleştirdi. Ziyaret boyunca ABD Başkanı Donald Trump’a devlet liderleri tarafından üst düzeyde protokol uygulandı; milyarlarca dolarlık anlaşmalar imzalandı. Ancak gezi boyunca yapılan bazı temaslar ve verilen hediyeler, hem ABD kamuoyunda hem de uluslararası çevrelerde etik ve diplomatik tartışmaları da beraberinde getirdi.

Suudi Arabistan: Büyük Anlaşmalar ve Stratejik Yakınlaşma

Trump’ın ilk durağı Suudi Arabistan oldu. Başkent Riyad’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından karşılanan Trump’a askeri tören düzenlendi. Bu ziyaret sırasında, iki ülke arasında yaklaşık 600 milyar dolarlık enerji ve altyapı yatırımlarını kapsayan anlaşmalar imzalandı. Ayrıca savunma sanayi alanında 142 milyar dolar değerinde yeni sözleşmeler duyuruldu. Trump, bu yatırımların hem ABD istihdamına katkı sağlayacağını hem de “Orta Doğu’da yeni bir güvenlik doktrininin temellerini attığını” söyledi.

Katar: Boeing Anlaşması ve Tartışmalı Uçak Hediyesi

Trump’ın ikinci durağı Katar oldu. Doha’da Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani ile bir araya gelen Trump, burada da ekonomik ve savunma konularında önemli görüşmeler yaptı. Katar, ABD merkezli Boeing firmasından 96 milyar dolarlık yeni nesil yolcu uçağı siparişi verdi. Ziyaretin dikkat çeken bir diğer yönü ise, Katar yönetiminin Trump’a kişisel hediye olarak bir Boeing 747-8 tipi uçak sunmasıydı. ABD’de bazı hukukçular, bu hediyenin ABD Anayasası’nın “Yabancı Emolümanlar” maddesine aykırı olabileceği görüşünde. Tartışmalar, Trump’ın olası bir yeniden başkanlık döneminde çıkar çatışmalarına yol açabileceği yönünde yoğunlaşıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri: Yapay Zeka İş Birliği ve Sembolik Hediye

Abu Dabi’de BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan ile yapılan görüşmelerde ise odak noktası teknoloji ve yapay zeka oldu. BAE, ABD merkezli teknoloji şirketleriyle ortak bir yapay zeka altyapısı kurmak için milyarlarca dolarlık yatırım yapma sözü verdi. Ziyaret sırasında Trump’a “petrol damlasını” simgeleyen özel bir sanat eseri hediye edildi. Bu sembolik jest, hem bölgedeki enerji gücünü hem de ABD ile stratejik ortaklığı simgeliyordu.

İsrail Rahatsız: “Görmezden Gelinmemeli”

Trump’ın bu üç ülkeye yaptığı ziyaret sırasında İsrail’e uğramaması, Tel Aviv yönetimi tarafından rahatsızlıkla karşılandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “Trump yönetimi İran ile yeniden müzakereye hazırlanırken İsrail’in denklem dışı bırakılması, bölgesel güvenlik açısından kabul edilemez” dedi. İsrail, Trump’ın İran ile olası bir nükleer anlaşmaya sıcak bakmasından da ciddi endişe duyuyor.

Etik Sorular Gündemde

Ziyaret sırasında imzalanan ticari anlaşmaların ve verilen pahalı hediyelerin Trump’ın kişisel çıkarları ile bağlantılı olabileceği yönündeki iddialar, ABD’de etik kaygıların yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Trump’ın daha önce Körfez ülkeleriyle olan iş ilişkileri, otel yatırımları ve ortaklıkları da kamuoyunda sorgulanıyor. Bazı etik uzmanları, bu ziyaretin “seçim öncesi kampanya fonu ve iş ilişkileri için bir zemin oluşturma amacı” taşıdığını ileri sürüyor.

Güç Gösterisi mi, Seçim Yatırımı mı?

Trump’ın Orta Doğu ziyareti, diplomatik protokoller ve yatırım anlaşmaları açısından oldukça ses getirse de, uzun vadeli etkileri tartışmalı. Ziyaret, bir yandan ABD’nin bölgedeki etkinliğini artırmayı amaçlarken, diğer yandan Trump’ın seçim öncesi dış politikada bir güç gösterisi yapma çabası olarak da yorumlanıyor. Hediyeler, çıkar çatışması tartışmaları ve İsrail’in dışlanması gibi meseleler ise bu turun gölgede kalan, ancak en çok konuşulan başlıkları arasında yer alıyor.

The post Donald Trump’tan Ortadoğu’da Ekonomi ve Güç Gösterisi first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/gundem/donald-trumptan-ortadoguda-ekonomi-ve-guc-gosterisi/feed/ 0
Trump’ın Barış Elçisi Steve Witkoff Moskova’da: Kırım Şartı Krizi Derinleştiriyor https://www.tnthaber.net/dunya/trumpin-baris-elcisi-steve-witkoff-moskovada-kirim-sarti-krizi-derinlestiriyor/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=trumpin-baris-elcisi-steve-witkoff-moskovada-kirim-sarti-krizi-derinlestiriyor https://www.tnthaber.net/dunya/trumpin-baris-elcisi-steve-witkoff-moskovada-kirim-sarti-krizi-derinlestiriyor/#respond Fri, 25 Apr 2025 08:55:01 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=7909 ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasından bu yana Ukrayna ile Rusya arasında devam eden savaşın sona erdirilmesi için attığı diplomatik adımlar uluslararası kamuoyunda geniş yankı buluyor. Trump’ın özel barış temsilcisi olarak atadığı iş insanı Steve Witkoff’un son Moskova ziyareti, barış arayışlarında yeni bir sayfa açarken, Ukrayna tarafında ise büyük bir rahatsızlığa yol açtı. Witkoff’un bu […]

The post Trump’ın Barış Elçisi Steve Witkoff Moskova’da: Kırım Şartı Krizi Derinleştiriyor first appeared on TNT Haber.

]]>
ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasından bu yana Ukrayna ile Rusya arasında devam eden savaşın sona erdirilmesi için attığı diplomatik adımlar uluslararası kamuoyunda geniş yankı buluyor. Trump’ın özel barış temsilcisi olarak atadığı iş insanı Steve Witkoff’un son Moskova ziyareti, barış arayışlarında yeni bir sayfa açarken, Ukrayna tarafında ise büyük bir rahatsızlığa yol açtı.

Witkoff’un bu dördüncü Moskova ziyareti, Trump yönetiminin “100 gün içinde barış” hedefi doğrultusunda atılmış önemli bir adım olarak lanse edilse de, görüşmelerin içeriği ve verilen mesajlar hem Kiev’de hem de Avrupa başkentlerinde kuşkuyla karşılanıyor.

Kırım Maddesi Krizin Odağında

Trump’ın önerdiği barış planında en dikkat çeken ve aynı zamanda en tartışmalı madde, 2014 yılında Rusya tarafından ilhak edilen Kırım Yarımadası’nın Rus toprağı olarak tanınması. Bu öneri, Ukrayna Anayasası’na ve uluslararası hukuk normlarına açıkça aykırı olarak değerlendiriliyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, yaptığı açıklamada “Hiçbir Ukrayna hükümeti, halkın rızası olmadan topraklarını başka bir ülkeye devredemez. Kırım Ukrayna’dır ve öyle kalacaktır,” ifadelerini kullandı.

Zelenskiy’nin bu sert çıkışı, Trump’ın barış sürecine yönelik eleştirilerine de yanıt niteliği taşıyor. Trump geçtiğimiz günlerde Zelenskiy’i “barışa engel olmakla” suçlamış, hatta Ukrayna liderinin “artık oynayacak kartı kalmadığını” iddia etmişti.

Moskova Ziyareti ve Putin’le Görüşme

Witkoff’un Putin ile gerçekleştirdiği son görüşme ise büyük bir gizlilik içinde yürütüldü. Kremlin kaynaklarına göre görüşme “yapıcı” geçti, ancak hala çözülmesi gereken önemli anlaşmazlıklar bulunduğu bildirildi. Özellikle Donbas bölgesindeki statü, savaş suçlarının akıbeti ve Ukrayna’nın gelecekteki tarafsızlığı gibi konular üzerinde uzlaşma sağlanamadı.

Buna karşın Rus yetkililer, Trump’ın yaklaşımını “gerçekçi ve yapıcı” olarak nitelendiriyor. Moskova, Batı’nın “maksimalist” taleplerinden farklı olarak Trump yönetiminin önerilerini değerlendirmeye açık olduğunu ifade etti.

Kısa Sürede Çok Fazla Ziyaret

Steve Witkoff’un diplomatik deneyimi olmamasına rağmen kısa sürede hem Moskova hem de bazı Avrupa başkentlerine yaptığı ziyaretler dikkat çekti. Bir emlak milyarderi olan Witkoff, Trump’a yakınlığıyla biliniyor ve daha önce siyasi ya da diplomatik bir görevde yer almamıştı. Onun barış elçisi olarak seçilmesi, sürece dair eleştirileri artırmış durumda.

Witkoff, Putin hakkında yaptığı olumlu yorumlarla da gündeme geldi. Rus lideri “süper zeki” ve “liderlik vasıfları güçlü” olarak tanımlayan Witkoff, ayrıca Putin’in Trump için özel olarak yaptırdığı bir tabloyu kendisine takdim ettiğini de dile getirdi. Bu ifadeler, Ukrayna’da ve birçok Batılı başkentte “tarafsızlıktan uzak” olarak yorumlandı.

ABD İçinde de Tartışmalı

Barış sürecine dair tartışmalar yalnızca uluslararası alanda değil, ABD içinde de sürüyor. Demokrat Parti üyeleri, Trump’ın Witkoff üzerinden yürüttüğü barış diplomasisinin şeffaflıktan uzak olduğunu ve Ukrayna’nın çıkarlarını göz ardı ettiğini savunuyor.

Massachusetts Temsilcisi Seth Moulton, Witkoff’un Moskova ziyaretiyle ilgili olarak, “ABD’nin özel temsilcisi değil, Rusya’nın sözcüsü gibi davranıyor,” diyerek tepkisini dile getirdi. Birçok dış politika uzmanı da sürecin yalnızca Trump’ın siyasi çıkarları doğrultusunda şekillendiğini ve kalıcı bir çözüm üretmekten uzak olduğunu vurguluyor.

Avrupa’dan Soğuk Yaklaşım

Avrupa Birliği ülkeleri, Trump yönetiminin barış planına mesafeli duruyor. Özellikle Fransa ve Almanya, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü temelinde bir barışın sağlanması gerektiğini belirtiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Barış ancak adaletli olursa kalıcı olur. Ukrayna’nın toprağı pazarlık konusu olamaz,” dedi.

Avrupa kamuoyu da Trump’ın önerilerini büyük ölçüde “Putin yanlısı” olarak değerlendiriyor. Savaşın başından bu yana yaklaşık 500 bin kişinin hayatını kaybettiği ve milyonlarca kişinin yerinden edildiği bir ortamda, sadece jeopolitik çıkarlar üzerinden yapılan bir barış önerisinin kabul görmeyeceği düşünülüyor.

Zor Bir Barış Süreci

Trump’ın barış planı ve Witkoff’un yürüttüğü diplomasi trafiği, şimdilik somut bir sonuç doğurmuş değil. Ukrayna, toprak bütünlüğünden vazgeçmemekte kararlı; Rusya ise özellikle Kırım ve Donbas konusunda geri adım atmıyor. Bu denklemde Trump’ın 100 gün içerisinde sonuç alma hedefi ise fazlasıyla iyimser görülüyor.

Ancak tüm bu çabalara rağmen, savaşın üçüncü yılına girildiği bugünlerde barış yönünde atılan her adım, kamuoyunun dikkatle izlediği ve değerlendirdiği bir konu olmaya devam ediyor. Gerçek bir barışın, yalnızca siyasi liderlerin değil, halkların rızasıyla ve uluslararası hukuk çerçevesinde sağlanabileceği ise gün geçtikçe daha net anlaşılıyor.

The post Trump’ın Barış Elçisi Steve Witkoff Moskova’da: Kırım Şartı Krizi Derinleştiriyor first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/dunya/trumpin-baris-elcisi-steve-witkoff-moskovada-kirim-sarti-krizi-derinlestiriyor/feed/ 0
ABD Hisse Senetleri, Başkan Trump’ın Açıklamalarıyla Yükseldi https://www.tnthaber.net/gundem/abd-hisse-senetleri-baskan-trumpin-aciklamalariyla-yukseldi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=abd-hisse-senetleri-baskan-trumpin-aciklamalariyla-yukseldi https://www.tnthaber.net/gundem/abd-hisse-senetleri-baskan-trumpin-aciklamalariyla-yukseldi/#respond Wed, 23 Apr 2025 14:31:44 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=7900 Son yıllarda ticaret savaşları, küresel ekonomik düzeni önemli ölçüde etkilemiş ve özellikle Çin ile ABD arasındaki gümrük tarifeleri, dünya ekonomisinin en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. ABD Başkanı’nın son açıklamaları ise, bu gerginliğin hafiflemesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Başkan, Çin ile yapılan ticaret müzakerelerinde tarifelerin “önemli ölçüde düşürüleceğini” ifade etti. Bu açıklamanın […]

The post ABD Hisse Senetleri, Başkan Trump’ın Açıklamalarıyla Yükseldi first appeared on TNT Haber.

]]>
Son yıllarda ticaret savaşları, küresel ekonomik düzeni önemli ölçüde etkilemiş ve özellikle Çin ile ABD arasındaki gümrük tarifeleri, dünya ekonomisinin en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. ABD Başkanı’nın son açıklamaları ise, bu gerginliğin hafiflemesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Başkan, Çin ile yapılan ticaret müzakerelerinde tarifelerin “önemli ölçüde düşürüleceğini” ifade etti. Bu açıklamanın ardından küresel piyasalarda yaşanan olumlu gelişmeler, yatırımcıları heyecanlandırdı ve ticaret savaşlarının yavaşlama ihtimali, finansal piyasalarda büyük bir rahatlama sağladı.

Küresel Piyasaların Tepkisi

Başkanın tarifelerin düşürüleceği yönündeki açıklamaları, finansal piyasalarda hızla bir iyimserlik dalgası yarattı. Wall Street’ten Asya ve Avrupa borsalarına kadar hemen hemen her büyük piyasa olumlu bir şekilde yanıt verdi. ABD borsaları, açıklamanın ardından önemli oranda yükseldi. Bu durum, yatırımcılar ve iş dünyası için ticaret savaşlarının sona ermesi veya en azından hafiflemesi anlamına geliyor. Tarife oranlarındaki bu olası azalma, özellikle ihracatçı firmalar ve tedarik zinciri üzerinde büyük bir rahatlama yaratacak gibi görünüyor.

Tarifelerin düşürülmesiyle birlikte, gümrük vergileri nedeniyle yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalan birçok sektör de bu gelişmeden fayda sağlayabilir. Özellikle teknoloji, otomotiv ve perakende sektörlerinde faaliyet gösteren büyük şirketler, Çin’e yönelik daha düşük tarifelerle daha rekabetçi hale gelebilir. Bu durum, küresel ticaretin daha verimli ve dengeli bir hale gelmesini sağlayabilir.

Uzun Vadeli Etkiler ve Belirsizlikler

Başkanın açıklamaları, piyasalarda kısa vadede büyük bir iyimserlik yaratmış olsa da, uzun vadede bu değişikliklerin ne gibi sonuçlar doğuracağı belirsizliğini koruyor. Özellikle tarifelerin tamamen kaldırılmayacağına dair yapılan açıklamalar, bu olumlu havanın kalıcı olup olmayacağı konusunda soru işaretleri oluşturdu. Tarife indirimleri kısa vadeli bir rahatlama sağlasa da, ticaret savaşlarının uzun vadeli etkileri hala büyük bir belirsizlik taşımaktadır.

Ekonomistler, ticaret savaşlarının bitmesiyle birlikte dünyanın ekonomik düzeninin nasıl şekilleneceğini tam olarak kestirmenin zor olduğunu belirtiyorlar. Ticaretin serbestleştirilmesi, küresel ekonomik büyümeyi desteklese de, ülkeler arası dengeleri yeniden kurarken bazı sektörler ve ülkeler zarar görebilir. Bu sebeple, ABD’nin Çin ile olan ilişkilerini yeniden şekillendirirken dikkatli olması gerektiği vurgulanıyor.

Çin’in Tepkisi ve Gelecek Görüşmeleri

Çin yönetimi, ABD’nin tarifeleri düşürme önerisine temkinli bir yaklaşım sergileyebilir. Çin, ABD’nin bu hamlesinin olumlu olduğunu kabul etmekle birlikte, somut adımlar atılmadan kesin bir değerlendirme yapmanın erken olacağını belirtiyor. Çin, bu süreçte daha fazla taviz verilmesini bekleyebilir ve ticaret anlaşmalarının müzakere edilmesi sırasında ABD’nin taahhütlerini netleştirmesini talep edebilir.

Ticaret görüşmelerinin başarısı, yalnızca tarifelerin ne kadar indirileceğine değil, aynı zamanda iki ülkenin ticaret politikalarının genel şekline de bağlıdır. Bu bağlamda, ticaret savaşının sona ermesi, yeni bir denge kurmayı gerektirebilir. Çin’in, ABD’nin ekonomik taleplerine nasıl karşılık vereceği ve her iki ülkenin de bu sürecin sonunda nasıl bir uzlaşıya varacağı, gelecekteki küresel ekonomik düzenin şekilleneceği en önemli unsurlardan biri olacaktır.

Yatırımcıların Beklentileri

Ticaret savaşlarının etkileri, sadece ülkeler arasındaki gümrük tarifeleriyle sınırlı kalmamaktadır. Yatırımcılar, ticaret görüşmelerinin gidişatına dikkatlice odaklanmış durumda. Küresel finansal piyasalar, ticaret savaşlarının hafiflemesiyle birlikte olumlu bir havaya bürünmüş olsa da, uzun vadede ekonomik büyüme oranları, iş gücü piyasalarındaki gelişmeler ve ülke içindeki enflasyon gibi faktörler de yatırımcıların dikkatle izlemesi gereken unsurlar olacaktır.

ABD ve Çin arasındaki ticaret anlaşmazlıklarının, sadece bu iki ülkeyi değil, dünya ekonomisinin birçok farklı alanını etkilediği düşünüldüğünde, her iki tarafın yapacağı açıklamalar ve atacağı adımlar küresel yatırımcılar tarafından titizlikle değerlendirilecektir.

ABD Başkanı’nın tarifelerin düşürülmesiyle ilgili açıklamaları, dünya çapında finansal piyasalarda büyük bir iyimserlik yaratmış olsa da, uzun vadeli etkiler hala belirsizdir. Ticaret savaşlarının sona ermesi, küresel ekonomik büyüme için faydalı olabilir, ancak süreç boyunca tarafların birbirlerine olan ekonomik talepleri, bazı sektörlerde dengesizliklere yol açabilir. Çin’in ve ABD’nin müzakerelerdeki tavırları, gelecekteki ticaret ilişkilerinin nasıl şekilleneceğini belirleyecek en kritik faktörlerden biridir. Yatırımcılar, bu gelişmeleri takip ederek riskleri minimize etmeye çalışacak ve piyasaların evrimini gözlemleyeceklerdir.

The post ABD Hisse Senetleri, Başkan Trump’ın Açıklamalarıyla Yükseldi first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/gundem/abd-hisse-senetleri-baskan-trumpin-aciklamalariyla-yukseldi/feed/ 0
Son Dakika: Trump’tan Fed Başkanı Jerome Powell’a Sert Sözler! https://www.tnthaber.net/ekonomi/son-dakika-trumptan-fed-baskani-jerome-powella-sert-sozler/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=son-dakika-trumptan-fed-baskani-jerome-powella-sert-sozler https://www.tnthaber.net/ekonomi/son-dakika-trumptan-fed-baskani-jerome-powella-sert-sozler/#respond Mon, 21 Apr 2025 18:19:17 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=7874 ABD Başkanı Donald Trump, Federal Rezerv (Fed) Başkanı Jerome Powell’a yönelik eleştirilerini sertleştirerek finans çevrelerinde ve piyasalarda büyük yankı uyandırdı. Trump, sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda Powell’ı “büyük kaybeden” olarak tanımlarken, faiz indirimi konusunda “çok geç kaldığını” savundu. Trump’ın açıklaması şu şekilde oldu: “Jerome Powell yine geç kaldı. Ülkemizin ekonomisi zorluklar içinde. […]

The post Son Dakika: Trump’tan Fed Başkanı Jerome Powell’a Sert Sözler! first appeared on TNT Haber.

]]>
ABD Başkanı Donald Trump, Federal Rezerv (Fed) Başkanı Jerome Powell’a yönelik eleştirilerini sertleştirerek finans çevrelerinde ve piyasalarda büyük yankı uyandırdı. Trump, sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda Powell’ı “büyük kaybeden” olarak tanımlarken, faiz indirimi konusunda “çok geç kaldığını” savundu.

Trump’ın açıklaması şu şekilde oldu: “Jerome Powell yine geç kaldı. Ülkemizin ekonomisi zorluklar içinde. Faizleri hemen düşürmezsek, bu işi toparlamak imkansız olacak. Bay Çok Geç yine iş başında.”

Piyasalarda Deprem Etkisi

Trump’ın sözleri, ABD finans piyasalarında sarsıntıya yol açtı. Dow Jones endeksi gün içinde 1.000 puana yakın düşüş yaşadı. Nasdaq %3’ün, S&P 500 ise %2,9’un üzerinde değer kaybetti. Özellikle teknoloji şirketleri bu sert düşüşten olumsuz etkilendi. Tesla ve Nvidia gibi dev hisselerde %5’i aşan kayıplar görüldü.

Dolar, büyük para birimleri karşısında değer kaybetti. Yatırımcılar, Fed’in üzerindeki siyasi baskının para politikasında belirsizlik yaratmasından endişe ediyor.

Trump: “Görevden Alınmalı!”

Trump’ın açıklamalarında en dikkat çeken ifadelerden biri de Powell’ın görevde kalıp kalmamasıyla ilgiliydi. Trump, Fed Başkanı’nı görevden almanın zamanı geldiğini belirtti: “Artık yeter! Ekonomimizin bu kadar uzun süre zarar görmesine izin veremeyiz. Powell başarısız oldu. Gitmeli.”

Bu açıklama, Fed’in bağımsızlığı konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. 1913 tarihli Federal Rezerv Yasası’na göre, bir Fed Başkanı yalnızca “geçerli nedenlerle” görevden alınabiliyor. Siyasi görüş ayrılıkları ise bu kriteri karşılamıyor.

Powell Cephesinden Sessizlik

Jerome Powell henüz Trump’ın açıklamalarına doğrudan yanıt vermedi. Ancak Powell daha önce defalarca, Fed’in enflasyonla mücadele çabalarının siyasi etkilerden bağımsız sürdürüleceğini vurgulamıştı. Powell, son basın toplantısında, faiz oranlarını yalnızca ekonomik verilere göre değerlendirdiklerini belirtmişti.

Fed’in Duruşu Ne?

Fed, son 18 ayda yaptığı agresif faiz artırımlarının ardından faizleri %5,25-%5,50 aralığında sabit tutuyor. Enflasyonun hâlâ %2 hedefinin üzerinde seyretmesi, faiz indirimlerini öteleyen temel sebep olarak öne çıkıyor.

Ekonomistlere göre, Fed’in erken faiz indirimi yapması, enflasyonu yeniden hızlandırabilir. Bu durum, ABD ekonomisini stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) riskiyle karşı karşıya bırakabilir.

Uzmanlardan Uyarı

Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Siyasi müdahaleler, Fed’in karar alma mekanizmasını zayıflatabilir. Bu da hem enflasyonun kontrol altına alınmasını zorlaştırır hem de ekonomik istikrarı tehdit eder,” dedi.

Bazı uzmanlara göre, Trump’ın baskıları kısa vadeli siyasi kazançlara yönelik olsa da, uzun vadede ABD’nin para politikasına olan küresel güveni zedeleyebilir.

Ekonomi Üzerinde Siyasi Gölge

Trump’ın Powell’a yönelik son saldırısı, Fed’in bağımsızlığına dair hassas dengeleri yeniden gündeme taşıdı. Piyasalar, Fed’in olası bir faiz indirimi sinyali vermemesi durumunda daha da sert tepkiler verebilir.

Şimdi gözler Powell’ın olası yanıtında ve Fed’in 1 Mayıs’taki faiz kararında. Ancak bir gerçek var ki, bu tartışmalar ABD ekonomisinin geleceğine dair belirsizliği artırıyor.

The post Son Dakika: Trump’tan Fed Başkanı Jerome Powell’a Sert Sözler! first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/ekonomi/son-dakika-trumptan-fed-baskani-jerome-powella-sert-sozler/feed/ 0
Beyaz Saray’dan Çin’e Sert Mesaj: Anlaşmak Zorunda Olan Biz Değil Sizsiniz! https://www.tnthaber.net/gundem/beyaz-saraydan-cine-sert-mesaj-anlasmak-zorunda-olan-biz-degil-sizsiniz/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=beyaz-saraydan-cine-sert-mesaj-anlasmak-zorunda-olan-biz-degil-sizsiniz https://www.tnthaber.net/gundem/beyaz-saraydan-cine-sert-mesaj-anlasmak-zorunda-olan-biz-degil-sizsiniz/#respond Wed, 16 Apr 2025 07:20:06 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=7830 Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasında yıllardır süren ticaret savaşı, son açıklamalarla birlikte yeniden alevlendi. Beyaz Saray’dan yapılan net çıkış, küresel ekonominin geleceğini doğrudan ilgilendiren bu krizin daha da büyüyebileceğine işaret ediyor. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, düzenlediği basın toplantısında ABD’nin Çin ile bir ticaret anlaşması yapmak zorunda olmadığını, ancak Çin’in ABD pazarına erişebilmesi için […]

The post Beyaz Saray’dan Çin’e Sert Mesaj: Anlaşmak Zorunda Olan Biz Değil Sizsiniz! first appeared on TNT Haber.

]]>
Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasında yıllardır süren ticaret savaşı, son açıklamalarla birlikte yeniden alevlendi. Beyaz Saray’dan yapılan net çıkış, küresel ekonominin geleceğini doğrudan ilgilendiren bu krizin daha da büyüyebileceğine işaret ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, düzenlediği basın toplantısında ABD’nin Çin ile bir ticaret anlaşması yapmak zorunda olmadığını, ancak Çin’in ABD pazarına erişebilmesi için bir anlaşma yapmak zorunda olduğunu söyledi. Bu açıklama, Washington’un ticaret politikalarında “önce Amerika” yaklaşımını daha da keskinleştirdiğini gözler önüne serdi.

ABD’den Güçlü Bir Ekonomik Pozisyon

Leavitt, konuşmasında ABD’nin tüketim gücünün dünyanın geri kalanından çok daha fazla olduğuna vurgu yaparak, “Çin bizim sahip olduğumuz şeyi istiyor: Amerikan tüketicisi. Yani paramıza ihtiyaçları var. Bizimle anlaşmak zorundalar çünkü alternatifleri sınırlı” dedi.

Bu açıklama, sadece Çin’e değil, aynı zamanda dünya genelindeki ABD dışı üreticilere de açık bir mesaj niteliği taşıyor: “ABD pazarı olmadan büyüme zor.” Washington, kendi ekonomisinin büyüklüğünü ve çekim gücünü, küresel pazarlık masasında bir koz olarak öne çıkarıyor.

Ticaret Savaşlarında Yeni Perde

Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin ardından ticaret politikalarında sertleşme sinyalleri gelmeye başlamıştı. Bu süreçte Çin’e yönelik gümrük tarifelerinin artırılması da gündeme geldi. Özellikle otomotiv, elektronik ve yarı iletken sektörlerinde Çin’e uygulanan vergilerin ciddi oranda yükseltileceği konuşuluyor.

Son olarak ABD’nin Çin’e uyguladığı bazı gümrük tarifelerinin %145’e kadar çıkarıldığı bildirildi. Çin de bu hamleye karşılık olarak ABD ürünlerine %125 oranında ek vergi getirdi. Bu karşılıklı hamleler, iki ülke arasındaki ekonomik gerilimi açıkça ortaya koydu.

Beyaz Saray: Alternatif Pazarlara Açığız

Karoline Leavitt’in açıklamalarının bir başka önemli noktası ise, ABD’nin Çin dışında yeni ticaret ortaklarına yöneldiği oldu. “Yakında bazı ülkelerle yeni tarife anlaşmalarımızı açıklayacağız” diyen Leavitt, ABD’nin küresel bir alternatif strateji izlemeye başladığını da duyurdu.

Bu açıklama, Çin ile yaşanan gerilimin kalıcı olabileceğine dair bir işaret olarak yorumlandı. Washington’un yeni pazarlar ve ittifaklarla Çin’e olan ekonomik bağımlılığını azaltmayı hedeflediği anlaşılıyor.

Çin’den Sert Tepki ve Misillemeler

Pekin yönetimi ise ABD’nin bu hamlelerine tepkisiz kalmadı. Çin, ABD’nin getirdiği ek vergilere karşılık olarak 11 Amerikan şirketini kara listeye aldı. Ayrıca Çin Ticaret Bakanlığı, Dünya Ticaret Örgütü’ne resmi bir şikayette bulundu.

Çin hükümeti, vatandaşlarına da ABD’ye seyahat etmemeleri yönünde uyarılarda bulunarak, gerilimin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasi ve diplomatik bir boyuta ulaştığını ortaya koydu.

Küresel Ekonomi Zorlanıyor

ABD ve Çin’in dünya ticaretinin en büyük iki aktörü olması, yaşanan her gerilimin küresel çapta dalgalanmalara neden olmasına yol açıyor. Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri ve gelişmekte olan pazarlar, bu iki dev ekonomi arasında sıkışıp kalmış durumda.

Nitekim Japonya’da Nikkei endeksinin %3’lük düşüş yaşaması, yatırımcıların küresel risk algısındaki artışa doğrudan bir örnek teşkil ediyor. Aynı şekilde, birçok Avrupa ülkesinde sanayi üretiminde yavaşlama ve tedarik zincirlerinde aksama yaşandığı bildiriliyor.

Trump Yönetimi Ne Hedefliyor?

Donald Trump, ilk başkanlık döneminde başlattığı “Önce Amerika” politikasını yeniden canlandırmış görünüyor. Trump, Çin ile olan ticaret açığını azaltmak, yerli üretimi teşvik etmek ve dışa bağımlılığı minimuma indirmek istiyor.

Leavitt’in ifadeleri, bu stratejinin yalnızca ekonomik değil aynı zamanda siyasi bir irade olduğunu gösteriyor. Trump yönetimi, Çin’e karşı ekonomik baskı kurarak onu masaya oturtmayı hedefliyor. Ancak Çin’in de kendi ekonomik ve siyasi duruşundan taviz vermemesi, bu sürecin kısa vadede çözüme ulaşmasının zor olduğunu ortaya koyuyor.

Yeni Ticaret Dönemi Başlıyor mu?

ABD’nin Çin dışında birçok ülke ile alternatif ticaret yolları ve anlaşmaları araması, dünya ticaretinde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Güneydoğu Asya ülkeleri, Hindistan ve Güney Amerika gibi yükselen pazarlar, ABD için yeni ihracat ve ithalat merkezleri haline gelebilir.

Bu gelişme, Çin için önemli bir tehdit oluşturuyor. Çünkü uzun vadede ABD’nin Çin’e olan bağımlılığını azaltması, Çin ekonomisinin büyüme dinamiklerini doğrudan etkileyebilir.

Taraflar Masaya Oturacak mı?

ABD ile Çin arasındaki bu ticaret savaşı, şimdilik yumuşama sinyalleri vermiyor. Aksine taraflar, ellerindeki tüm kozları kullanarak üstünlük kurma yarışına girmiş gibi görünüyor.

Ancak uzmanlara göre, iki tarafın da küresel ekonomik sistemden büyük kazançlar sağladığı göz önüne alındığında, uzun vadede karşılıklı tavizlerle bir anlaşma kaçınılmaz olacak. Özellikle dünya ekonomisinin resesyona girmemesi için bu tarz büyük aktörlerin bir uzlaşma zemini yaratması gerekiyor.

The post Beyaz Saray’dan Çin’e Sert Mesaj: Anlaşmak Zorunda Olan Biz Değil Sizsiniz! first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/gundem/beyaz-saraydan-cine-sert-mesaj-anlasmak-zorunda-olan-biz-degil-sizsiniz/feed/ 0
Trump’tan TikTok’a Bir Şans Daha: Yasak Yerine 75 Günlük Ek Süre https://www.tnthaber.net/gundem/trumptan-tiktoka-bir-sans-daha-yasak-yerine-75-gunluk-ek-sure/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=trumptan-tiktoka-bir-sans-daha-yasak-yerine-75-gunluk-ek-sure https://www.tnthaber.net/gundem/trumptan-tiktoka-bir-sans-daha-yasak-yerine-75-gunluk-ek-sure/#respond Sat, 05 Apr 2025 12:22:35 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=7749 Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, sosyal medya devi TikTok’a yönelik aldığı kararlarla yeniden gündemde. Daha önce defalarca konuşulan ve birçok kez ertelenen TikTok yasağı bir kez daha rafa kalktı. Başkan Trump, Çinli teknoloji firması ByteDance’e ait olan TikTok’un ABD’deki faaliyetlerini sona erdirme kararını 75 gün daha öteledi. Bu erteleme, yalnızca bir sosyal medya uygulamasının […]

The post Trump’tan TikTok’a Bir Şans Daha: Yasak Yerine 75 Günlük Ek Süre first appeared on TNT Haber.

]]>
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, sosyal medya devi TikTok’a yönelik aldığı kararlarla yeniden gündemde. Daha önce defalarca konuşulan ve birçok kez ertelenen TikTok yasağı bir kez daha rafa kalktı. Başkan Trump, Çinli teknoloji firması ByteDance’e ait olan TikTok’un ABD’deki faaliyetlerini sona erdirme kararını 75 gün daha öteledi. Bu erteleme, yalnızca bir sosyal medya uygulamasının kaderini değil, aynı zamanda ABD ile Çin arasında süregelen dijital ve politik gerilimin seyrini de etkileyecek.

Süreçte Yeni Bir Dönemeç

TikTok’un ABD’deki faaliyetlerine yönelik endişeler Trump’ın ilk döneminden bu yana gündemdeydi. Özellikle uygulamanın kullanıcı verilerini Çin hükümetiyle paylaştığı iddiaları, Washington’un TikTok’a karşı tavrını sertleştirmişti. Bu sebeple geçtiğimiz yıl içinde kabul edilen bir yasa, TikTok’un ya Amerikan bir şirkete satılmasını ya da ülkeden çekilmesini zorunlu kılmıştı. Ancak bu sürecin karmaşıklığı nedeniyle belirlenen tarihler sürekli öteleniyordu.

Son olarak 5 Nisan 2025 tarihinde dolması beklenen süre, Başkan Trump’ın kararıyla Haziran ortasına kadar uzatıldı. Trump, Truth Social hesabında yaptığı paylaşımda bu uzatmanın nedenini “karmaşık ve dikkatli ilerlenmesi gereken bir süreç” olarak açıkladı. Uygulamanın geleceğiyle ilgili net bir çözüm arayışı sürerken, bu karar TikTok’a adeta bir nefes aralığı sundu.

Kim Satın Alacak? Teknoloji Devleri Sahada

Trump yönetimi, TikTok’un Çin merkezli bir şirkete bağlı olmasının ulusal güvenlik açısından risk taşıdığı görüşünde. Bu nedenle uygulamanın el değiştirmesi gerektiği yönündeki baskılar devam ediyor. ABD’li bazı teknoloji devleri ve yatırımcı grupları bu fırsatı değerlendirmek için sıraya girmiş durumda.

Oracle, Amazon, Walmart gibi büyük şirketler; ayrıca milyarder iş insanı Frank McCourt’un önderliğinde oluşan özel bir konsorsiyum, TikTok’un ABD operasyonlarını satın almak için tekliflerini sundu. Henüz netleşmemiş olsa da, Trump yönetimi bu girişimlerden birinin kısa sürede somut bir anlaşmayla sonuçlanabileceğine inanıyor.

Başkan Trump geçtiğimiz günlerde bazı alıcılarla yüz yüze görüşmeler yaptı ve “anlaşmaya çok yakınız” diyerek sürecin olumlu ilerlediğini ima etti. Ancak satışın tamamlanması yalnızca Amerikan makamlarının onayıyla değil, aynı zamanda Çin hükümetinin de onayıyla mümkün olacak.

Çin’den Yanıt: Tarifelere Misilleme, Satışa Engel

ABD’nin Çin’e yönelik ticari baskıları, yalnızca teknoloji alanında değil, genel ekonomik ilişkilerde de tansiyonu artırıyor. Özellikle son dönemde ABD’nin Çin ürünlerine uyguladığı yeni gümrük tarifeleri, Pekin’in TikTok anlaşmasına karşı daha mesafeli yaklaşmasına neden oldu.

Çin yönetimi, bu yeni tarifeleri “haksız ekonomik baskı” olarak nitelendirirken, TikTok’un satışı konusunda daha önce verdikleri onayın geçerli olmayabileceğini ifade etti. Bu durum, satış sürecinin önündeki en büyük diplomatik engel olarak değerlendiriliyor.

ByteDance cephesi ise çözüm odaklı açıklamalar yapmayı sürdürüyor. Şirket yetkilileri, ABD hükümetiyle anlaşmaya varmak istediklerini, ancak Çin yasaları doğrultusunda ilerlemek zorunda olduklarını vurguluyor. Kısacası, iki ülke arasındaki siyasi tansiyon, TikTok’un kaderini doğrudan etkiliyor.

TikTok Kullanıcıları ve İçerik Üreticileri Ne Diyor?

Tüm bu politik ve ekonomik gelişmelerin gölgesinde kalan asıl taraf ise kullanıcılar. TikTok, ABD’de milyonlarca kullanıcıya sahip ve özellikle gençler arasında oldukça popüler. Eğlenceli videoların, dansların ve kısa skeçlerin ötesinde, bu uygulama binlerce içerik üreticisi için ciddi bir gelir kapısı anlamına geliyor.

TikTok influencer’ı olan ve platformda 2 milyondan fazla takipçiye sahip olan 23 yaşındaki Jada Simmons, belirsizliğin kendilerini çok zorladığını söylüyor. “Her gün video üretiyoruz ama bir sabah uyanıp her şeyin kapanmış olmasından korkuyoruz. Bu bizim işimiz, geçim kaynağımız,” diyor.

Bu durum, TikTok’un sadece eğlence amaçlı bir platform olmadığını; aynı zamanda dijital ekonomi içinde önemli bir yere sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Bir Uygulamadan Daha Fazlası: Dijital Güç Savaşı

Trump’ın TikTok’a tanıdığı yeni süre, aslında çok daha geniş bir mücadeleyi simgeliyor. Bu sadece bir uygulamanın satışı ya da yasaklanması meselesi değil; aynı zamanda dijital güvenlik, veri egemenliği ve uluslararası teknoloji rekabetiyle ilgili bir mesele.

ABD, Çin merkezli teknoloji firmalarının dünya genelinde etkisini azaltmaya çalışıyor. TikTok da bu mücadelenin sembol haline gelmiş temsilcilerinden biri. Uzmanlara göre bu süreç, Batı ülkelerinin kendi dijital sınırlarını daha sıkı çizmeye başlamasıyla sonuçlanabilir.

Haziran Son Durak Olabilir

TikTok’un geleceğiyle ilgili bu 75 günlük yeni süre, büyük olasılıkla sürecin en kritik dönüm noktası olacak. Eğer bu zaman diliminde bir anlaşma sağlanamazsa, uygulamanın ABD pazarından tamamen çıkarılması gündeme gelecek. Bu da hem kullanıcılar hem yatırımcılar hem de küresel teknoloji piyasası için büyük bir sarsıntı yaratabilir.

Trump’ın bu hamlesi geçici bir uzatma mı, yoksa stratejik bir manevra mı, önümüzdeki haftalarda daha net anlaşılacak. Ancak bir gerçek var ki, TikTok’un akıbeti sadece ABD’de değil, tüm dünyada merakla izleniyor.

The post Trump’tan TikTok’a Bir Şans Daha: Yasak Yerine 75 Günlük Ek Süre first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/gundem/trumptan-tiktoka-bir-sans-daha-yasak-yerine-75-gunluk-ek-sure/feed/ 0
Donald Trump Üçüncü Kez Başkan Olabilir mi? Anayasal Engeller ve Olası Senaryolar https://www.tnthaber.net/gundem/donald-trump-ucuncu-kez-baskan-olabilir-mi-anayasal-engeller-ve-olasi-senaryolar/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=donald-trump-ucuncu-kez-baskan-olabilir-mi-anayasal-engeller-ve-olasi-senaryolar https://www.tnthaber.net/gundem/donald-trump-ucuncu-kez-baskan-olabilir-mi-anayasal-engeller-ve-olasi-senaryolar/#respond Mon, 31 Mar 2025 09:56:53 +0000 https://www.tnthaber.net/?p=7587 Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık seçimleri, anayasal düzenlemelerle belirlenmiş ve iki dönemle sınırlanmıştır. Ancak, eski Başkan Donald Trump’ın üçüncü kez aday olma ihtimali üzerine yaptığı açıklamalar, ABD siyasetinde ve hukuk çevrelerinde önemli tartışmalara yol açtı. Peki, Trump üçüncü kez başkan olabilir mi? Hukuki ve siyasi engeller neler? Bu yazıda, ABD Anayasası’ndaki başkanlık dönem sınırlamalarını, bunları aşmanın […]

The post Donald Trump Üçüncü Kez Başkan Olabilir mi? Anayasal Engeller ve Olası Senaryolar first appeared on TNT Haber.

]]>
Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık seçimleri, anayasal düzenlemelerle belirlenmiş ve iki dönemle sınırlanmıştır. Ancak, eski Başkan Donald Trump’ın üçüncü kez aday olma ihtimali üzerine yaptığı açıklamalar, ABD siyasetinde ve hukuk çevrelerinde önemli tartışmalara yol açtı. Peki, Trump üçüncü kez başkan olabilir mi? Hukuki ve siyasi engeller neler? Bu yazıda, ABD Anayasası’ndaki başkanlık dönem sınırlamalarını, bunları aşmanın olası yollarını ve tarihsel örnekleri ele alacağız.

ABD Anayasası ve Başkanlık Dönem Sınırlaması

ABD Anayasası’nın 22. Değişikliği (22nd Amendment), başkanların en fazla iki dönem görev yapabileceğini açıkça belirtmektedir. Bu değişiklik, Franklin D. Roosevelt’in dört dönem başkanlık yapmasının ardından 1951’de kabul edildi. Anayasada şu ifade yer almaktadır:

“Hiç kimse, iki defadan fazla Birleşik Devletler Başkanı olarak seçilemez ve Başkan olarak görev yapan ya da bir Başkanın görev süresinin iki yıldan fazlasını tamamlamış herhangi bir kişi, bir defadan fazla Başkan olarak seçilemez.”

Bu hüküm, açıkça bir kişinin üçüncü kez başkan seçilmesini yasaklamaktadır. Ancak, bazı siyasi analistler ve Trump destekçileri, bu kuralın aşılabileceği bazı senaryolar üzerinde durmaktadır.

Trump’ın Üçüncü Dönem İçin Olası Yolları

Trump’ın üçüncü bir dönem için yarışabilmesi için birkaç olasılık bulunmaktadır. Ancak bunların uygulanabilirliği ve anayasal uygunluğu büyük tartışma konusudur.

1. Anayasayı Değiştirme Yoluyla

Trump ve destekçileri, ABD Anayasası’nın 22. Değişikliği’ni kaldırarak veya değiştirilerek üçüncü dönem için aday olmasının önünü açabilir. Ancak bu, oldukça zorlu bir süreçtir. Anayasa değişiklikleri için Kongre’nin her iki kanadında üçte iki çoğunluk gerekmekte ve ardından eyaletlerin en az dörtte üçü tarafından onaylanması gerekmektedir. Mevcut siyasi ortamda böyle bir değişikliğin geçmesi neredeyse imkânsız olarak değerlendirilmektedir.

2. Başkan Yardımcısı Olarak Seçilip Sonradan Başkan Olma

Bir diğer senaryo, Trump’ın 2028 seçimlerinde başkan yardımcısı olarak seçilmesi ve daha sonra başkanın istifa etmesi veya görevden alınması durumunda başkanlık koltuğuna oturmasıdır. Ancak, bu strateji de hukuki açıdan sorunludur. 12. Anayasa Değişikliği’ne göre, başkanlığa uygun olmayan bir kişi başkan yardımcısı da olamaz. Dolayısıyla Trump’ın bu yolu kullanarak tekrar başkan olması mümkün görünmemektedir.

3. Hukuki Açıklık ve Mahkemeye Başvurma

Trump ve destekçileri, 22. Değişiklik’in yalnızca seçimle başkan olan kişileri kapsadığını ve başka yollarla başkanlık görevine gelmenin önünde engel olmadığını iddia edebilir. Bu iddia, Yüksek Mahkeme’ye taşınabilir ve yorum farklılıkları yaratabilir. Ancak, mahkemelerin bu değişikliği aşan bir karar vermesi pek olası değildir.

Siyasi ve Hukuki Görüşler

Trump’ın üçüncü kez başkan olma olasılığı üzerine hukukçular ve siyaset bilimciler farklı görüşler belirtmiştir. Boston Northeastern Üniversitesi’nden anayasa hukuku profesörü Jeremy Paul, “Trump’ın üçüncü bir dönem için aday olmasına yönelik hiçbir güvenilir yasal argüman yoktur,” diyerek bu ihtimalin imkânsız olduğunu savunmaktadır.

Öte yandan, bazı hukukçular, eğer Trump güçlü bir halk desteği ve Kongre’de yeterli çoğunluğu elde ederse, anayasa değişikliği için bir yol bulunabileceğini ifade etmektedir. Ancak, bunun gerçekleşme olasılığı oldukça düşük görülmektedir.

Tarihsel Örnekler ve Diğer Başkanların Yaklaşımı

ABD tarihinde, bazı başkanlar üçüncü dönem için aday olmayı düşünmüş veya girişimde bulunmuştur. Bunların en ünlüsü Franklin D. Roosevelt’tir. Roosevelt, 1940 yılında üçüncü dönem, 1944 yılında ise dördüncü dönem için seçilmiş ve 22. Değişiklik henüz yürürlüğe girmediği için bu mümkün olmuştur. Ancak, bu durumun tekrar yaşanması için anayasal değişiklik gerekmektedir.

Ronald Reagan ve Barack Obama gibi modern başkanlar ise, üçüncü dönem spekülasyonlarını reddetmiş ve anayasal sınırları kabul ettiklerini belirtmişlerdir. Reagan, üçüncü dönemle ilgili sorulara “ABD, bir kişiye uzun süre bağlı kalmamalıdır,” şeklinde yanıt vermiştir.

Trump ve Kamuoyu Desteği

Trump’ın üçüncü dönem adaylığı tartışmaları, sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir meseledir. Cumhuriyetçi Parti içerisinde geniş bir destek tabanına sahip olmasına rağmen, Trump’ın yeniden başkan olması için anayasal değişiklik yapılmasını destekleyen büyük bir siyasi hareket henüz ortaya çıkmış değildir. Öte yandan, Demokratlar ve bazı bağımsız seçmenler, Trump’ın üçüncü dönem talebini bir “demokrasi tehdidi” olarak görmektedir.

Son yapılan anketler, Amerikan halkının büyük bir çoğunluğunun iki dönem kuralını desteklediğini ve üçüncü bir dönem için anayasa değişikliğine sıcak bakmadığını göstermektedir. Bu da Trump’ın üçüncü kez başkan olma ihtimalini daha da zorlaştırmaktadır.

Trump Üçüncü Kez Başkan Olabilir mi?

Mevcut anayasal düzenlemeler ve hukuki engeller göz önüne alındığında, Donald Trump’ın üçüncü kez başkan olabilmesi neredeyse imkânsız görünmektedir. Anayasa değişikliği gibi yollar teorik olarak mümkün olsa da, pratikte bunun gerçekleşmesi oldukça zor görünmektedir.

Trump, siyasi olarak güçlü bir figür olmaya devam etse de, üçüncü dönem için resmi bir yol bulunmamaktadır. Hukuki ve siyasi engeller nedeniyle, ABD’nin mevcut anayasal yapısında üçüncü dönem başkanlık ihtimali oldukça düşük bir olasılıktır. Ancak, Amerikan siyaseti dinamik bir yapıya sahiptir ve ilerleyen yıllarda bu tartışmaların nasıl şekilleneceği belirsizliğini korumaktadır.

The post Donald Trump Üçüncü Kez Başkan Olabilir mi? Anayasal Engeller ve Olası Senaryolar first appeared on TNT Haber.

]]>
https://www.tnthaber.net/gundem/donald-trump-ucuncu-kez-baskan-olabilir-mi-anayasal-engeller-ve-olasi-senaryolar/feed/ 0